KafkasLar, Kafkasya, Cerkes, Cerkez, Çerkes, Çerkez, Adige, Adiga, Wored, Nart, Kafkas, Xabze, K
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

KafkasLar, Kafkasya, Cerkes, Cerkez, Çerkes, Çerkez, Adige, Adiga, Wored, Nart, Kafkas, Xabze, K

KafkasLar, Kafkasya, Cerkes, Cerkez, Çerkes, Çerkez, Adige, Adiga, Wored, Nart, Kafkas, Xabze, KuzeyKafkas, Adiğe, Adiğa :
 
AnasayfaKhafkasyaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Gürcülerin yaktığı ateş Abhazya'ya yaradı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Kafkasya
ADMİN
ADMİN
Kafkasya


Mesaj Sayısı : 100
Yaş : 36
Kayıt tarihi : 21/08/08

Gürcülerin yaktığı ateş Abhazya'ya yaradı Empty
MesajKonu: Gürcülerin yaktığı ateş Abhazya'ya yaradı   Gürcülerin yaktığı ateş Abhazya'ya yaradı Icon_minitimePerş. Eyl. 25, 2008 6:40 pm

Gürcülerin yaktığı ateş Abhazya'ya yaradı 0f59aa911bfbf96f1cba39d63e2b71ac



Gürcülere karşı açtıkları
ikinci cephe sayesinde geçmişte yitirdikleri toprakları da geri
alan Ablhazlar, emperyalist Rusya’nın ‘kurtarıcı’
rolü sorgulansa da önlerinde açılan fırsatlara
odaklanmış. Gürcülerin başına geleni Ruslar gibi emperyal
olma çabasına yorup, ‘Asıl Kafkasya’nın
özgürlüğü yitirmesindeki Gürcü
rolüne bakılsın’ diyor




Gürcülerin yaktığı ateş Abhazya'ya yaradı Fft5_mf52679

20/09/2008

document.write();
FEHİM TAŞTEKİN


SOHUM - 16 yıl sonra gelen ikinci Gürcü işgalini,
Rusya’nın müdahalesinde 2 bin 300 can kaybı ve
büyük bir yıkımla atlatan Güney Osetya’nın
ardından Osetlerle dayanışma için Gürcistan’a ikinci
cephe açıp sıfır can kaybıyla 1993’te kontrolü
yitirdiği topraklarını geri alan Abhazya’dayız.
Vladikafkas’tan Nalçik, Pitigorsk ve Maykop üzerinden
Şövmen geçine, ardından Şapsuğların (Adıgeler) ülkesi
Tuapse ve Ubıhların anavatanı Soçi’den geçip
Abhazya sınırına varıyoruz. Yaklaşık 900 kilometrelik yolun sonunda
Adler-Psou sınırında şaşırtıcı bir araç ve insan kuyruğu ile
karşılaşıyoruz. Okulların açılmasıyla tatil sezonu kapanmış
olmasına rağmen Rus turist akını sürüyor. 1992-1993 savaşı ve
ardından gelen ambargo altında ezilirken geleceklerine dair kafalarında
yer eden belirsizlik kaybolmuş. 16 saatlik yolculuğun ardından
akşamüzeri ilk savaşın izlerini hâlâ sırtından
atamamış olan başkent Sohum’dayız.

Çifte bayram var
Abhazlar
hem Gürcü askerlerini sınır bölgesindeki kilit
noktalardan temizlenmesi hem bağımsızlıklarının Rusya tarafından
tanınması nedeniyle çifte bayram yapıyor. Düne kadar her an
Gürcistan’dan bir saldırı beklentisi içinde korkuyla
yaşayan Abhazlar artık tehdidi bertaraf etmenin rahatlığı
içinde. Her yerde zafer havası hâkim, Abhaz bayrakları
neredeyse tüm araçların camlarında. Rusya’nın
bağımsızlıklarını tanıdığı 26 Ağustos’ta savaşta hasar gören
eski hükümet binasının önündeki sevinç
gösterisi yapan Abhazlar, asıl büyük bayramı
Gürcü birliklerinin kovulmasının 15’inci
yıldönümüne denk gelen 30 Eylül Ayayra (Zafer)
Töreni’ne saklıyor. Ayayra hazırlıkları her yerde göze
çarpıyor, Sohum’un Sovyetlerden kalma harap yolları yıllar
sonra bugünün şerefine asfaltlanıyor. Düne kadar
araçlara ‘sek sek’ oynatan yolların yenilenmesi, bir
Rus şirketine havale edilmiş. Büyük Sohum Oteli ve Merkez
Bankası dahil 1992-1993’teki savaşta yakılıp yıkılan binalara
makyaj başlamış. Yeni inşaatlar da göze çarpıyor. Sohum
sahili akşam gezintisine çıkanlarla dolu, hafif de olsa
Karadeniz’in hırçınlığı üzerinde ama insanlar
gün batımında kum ve denizin tadını çıkarıyor.
Sohum
açıklarında görülen Rus savaş gemileri öteki
dünya için endişe kaynağı olsa da Abhazlar buna
Gürcistan’dan gelecek olası hamle karşısında bir
güvenlik garantisi gözüyle bakıyor. Abhazya’nın
dört gemilik donanması da tetikte. Gagra’dan Sohum’a
ilerleyen Rus askeri cemseleri ve tren istasyonunda vagonlara
yüklü tanklar dikkati çekiyor. Rus barış
gücünün görev değişimi kapsamında askeri
hareketliliğin sürdüğü belirtiliyor.

Buruk sevinç
Nabız
yokluyorum, Sohumluların Kafkasya’da bir fırtınadan ilk kez karlı
çıkan taraf olmaları nedeniyle keyifleri yerinde. Arkadaşıyla
neşeli bir şekilde yürüyen 17 yaşındaki Dane’ye
‘Savaş bitti, Rusya sizi tanıdı, mutlu musunuz’ diye
soruyorum, önce çekiniyor ardından utangaç
görünümünün altından soluksuz yanıt veren
‘bilinçli’ bir genç kız çıkıyor:
“Hepimiz için mutluluk verici bir olay ama mutluluğun
altında acılar var. Tarihteki acıları bir kenara bırakalım
Gürcistan’ın Osetya’ya son saldırısı bile sevincimize
gölge düşürüyor. Savaşın başlamasıyla burada da
tedirginlik oluştu. İlk geceki katliamdan sonra Gürcülerin
namlularını Abhazya’ya yöneltecekleri bilinen bir
gerçekti. Bugün burada konuşuyor olmayacaktık ve kan
gövdeyi götürecekti. Ama bir şeyin altını çizmek
gerekiyor: Tarih boyunca bizimle savaşan bize çok
büyük acılar yaşatan imparatorluğun devamı olan bir devlet
bugün halkımızı soykırımda kurtaran bir rol üstlenmiştir.
Devletimizi yönetenler akıllı politika izleyip hiç can
kaybı vermeden işgal altındaki topraklarımızı geri aldı.
Sevinçliyiz ama burukluk içindeyiz.”

Savaşın lüks kıldıkları...
‘Peki
bir genç olarak düne kadar Abhazya ambargo altındayken ve
hiçbir ülke tarafından tanınmazken bu ülkede
geleceğinin olmadığı hissine hiç kapıldın mı’ sorusu
üzerine de Dane, delifişek Saakaşvili bir yana
‘sağduyulu’ lider imajı çizmeye çalışan eski
Gürcistan Parlamento Başkanı Nino Burcanadze’nin “İki
oğlum var, birini Güney Osetya’ya, digerini Abhazya’ya
yollarım” sözüne atıf yapıp ekliyor:

‘Erivan’ı özlüyor ama...
“Hepimiz
Gürcistan saldırırsa ne yapabiliriz diye
düşünüyorduk. Gürcü politikacıların
açıklamaları ürkütücüydü. Tabi erkek
arkadaşlarımız için endişeliydik, psikolojik olarak kendilerini
cepheye gitmeye hazırlıyorlardı. Gerçi bizde kadın erkek ayırımı
yok, geçen savaşta kızlar da erkeklerle birlikte savaşmıştı.
Yine savaş çıktığın da haliyle biz de gidecektik. Savaş ne zaman
çıkacak diye endişe içindeyken kendi geleceğimizi
düşünmek bizim için lükstü.”
Sırtlarını denize dönmüş sohbet eden ihtiyarlardan biri
“Bağımsızlığın tanınmasını ben yaşarken göremem
sanıyordum” derken Sohum’un seyyar
çekirdekçisi Ermeni asıllı İlya Goya Mıgırdıçiyan
da hayatlarının normale döneceği beklentisiyle olup bitenlerden
ötürü mutlu. Erivan’da doğup gençliğinde
Sohum’a yerleşen ve Türkiyeli bir Ermeni’yle evlenen
İlya, Abhazya’yı savaş ve ambargo sırasında bile terk etmeyi
düşünmediğini belirterek “Erivan’ı özleyip
ziyarete gidiyorum ama düşündüğümde orada değil
burada yaşamak istediğimi anlıyorum” diyor.
Abhazya Devlet
Başkanlığı bünyesinde KOBİ’lere kredi veren komisyonun
başkanlığını üstlenen Adgur Ardzınba ise “Artık bu
bölgede barış sağlanmıştır, uzun bir süre de güvenlik
garanti altına alınmıştır. Bundan sonraki en önemli derdimiz
ilişkilerimizi geliştirmektir” değerlendirmesini yaparken,
Gagra’da Türklere ait Başaran Koleji’nde okumuş biri
olarak Ankara’ya mesaj vermek istiyor:
“Türkiye’yi yönetenler de halklarının sesine
kulak verip Abhazya’yı tanısınlar, Abhazya konusunda
gerçekçi olma zamanı.” Malum Abhazya liderleri,
Türkiye’den şimdiye dek yüz göremedi. Dönemin
Abhazya Devlet Başkanı Vladislav Ardzınba 1992’de önce
Türkiye’nin kapısını çalmış, Ankara’da otel
odasında bekletildikten sonra hükümetle görüşemeden
dönmüştü. 15 yıl sonra Ardzınba’nın halefi Sergey
Bagapş’ın uluslararası tanınma çabaları
çerçevesinde 17-24 Ekim 2007’de
Türkiye’ye yapmak istediği gezi Türk
Dışişleri’nin müdahalesiyle engellenmişti.

Emperyalist külah
Muhalefetinden
iktidar yanlısına, sokaktaki insanından işadamı ve elit kesimlerine
kadar tüm Abhazların kafasında bir şey çok net:
‘Tarihi düşman Rusya ama asıl sınav Gürcülerle
verildi. Abhazya’nın Rus işgali altına girmesiyle emperyal
vizyonunu üstlenen Gürcüler oldu.’ Bir
Abhaz’a Kafkasya’da bu kez saldıranın Gürcüler,
karşılayanın Ruslar olması hasebiyle ‘Kafkasya’da
emperyalist külah değiştirdi’ diye takılıyorum, o da
‘Gürcüler Çarlarla uzlaşmasaydı, Ruslar
Kafkasya’ya işgal edebilir miydi’ sorusuyla karşılıyor. Kim
işgalci tartışması alıp başını giderken, Kafkasya’nın
özgürlüğünü yitirmesinde
Gürcistan’ın rolüne yapılan vurgular dikkat
çekiyor. Tarihten bir yaprak bu esprisiye anlam katıyor:

Cemalettin’in öyküsü
‘19’uncu
yüzyılda 80 gün süren Ahulgoh savaşında amcası, kız
kardeşi ve hanımını kaybeden İmam Şamil, savaşın durması karşılığında
altı yaşındaki oğlu Cemalettin’i Ruslara rehine olarak verir.
Çar, Cemalettin’i devşirip Rus ordusuna asker olarak
yetiştirir. İmam 15 yıl sonra Rusya’nın muhafazasındaki
Gürcistan’a adam gönderip General David
Çavçavadze’nin meşhur haremi
‘Zinandal’dan Prenses Annette Çavçavadze ve
kardeşi Orbelyan’ı atların terkisinde Veden’deki
karargâhına getirtir. Karşılığında Cemalettin’i ister.
Biçare Rus Çar’ı şartı kabul ederken, İmam
özgür bıraktığı Gürcü prensine özetle
şöyle seslenir: ‘Şimdiye dek güçlerinizi
Kafkasya’nın hürriyetine hasretmenizi istedik ama kabul
etmediniz. Umarım bu acı olay sizi vatani görevinizi yapmanıza
teşvik eder.’

Hamleyi Mişa, ‘şah mat’ı Sohum yaptı
Milliyetçi
Saakaşvili Abhaz cephesi için de hazırlandı. Ancak Güney
Osetya’daki Gürcü yenilgisi Abhazlara zafer olarak
döndü


Gürcistan Devlet Başkanı
Mihail Saakaşvili 2003’te George Soros’un finanse ettiği
Gül Devrimi’ni yaparken Abhazya ve Güney Osetya ile
ilgili planlarını ilan etmişti; 1991’de Sovyetler dağılırken
‘de facto’ bağımsız kalan bölgelerde Gürcü
hakimiyetini kuracaktı. Bu Mişa’nın halkına açık bir
seçim vaadiydi. Hakkını yememek lazım, bu vaadi tutmak
için de kararlı adımlar atmakta tereddüt etmedi! 11
Eylül saldırıları sayesinde Soğuk Savaş döneminde giremediği
Kafkasya’ya güneyden girmeyi başaran ABD’nin
‘Eğit ve Donat’ programı çerçevesinde
2002’den beri inşa ettiği Gürcü ordusu Rusya’ya
karşı sağlam durmanın ötesinde tek birşey için
kurgulanmıştı; Acarya, Güney Osetya ve Abhazya’yı geri
almak.

Acarya kolay lokma oldu
Abhazya
ve Güney Osetya’dan farklı olarak Gürcistan anayasasını
ve toprak bütünlüğü içerisinde kalmayı kabul
etmiş ama fiilen başına buyruk Acarya, Mişa’nın 2004’te
devlet başkanlığına oturur oturmaz defterini kolayca
dürdüğü yer oldu. Sıra Güney Osetya ve
Abhazya’daydı. İki bölgeyi geri almaya yönelik
hazırlıklar 2006’da hız kazandı. Güney Osetya’daki
Gürcü köylerine askeri yığınaklar yapılıp alternatif
yönetim tesis edilirken asıl büyük lokma
Abhazya’yı geri alma planları stratejik önemdeki Kodor
Vadisi üzerine yoğunlaşmıştı. 1992-1993 savaşında Abhazlar,
Gürcü ordusunu Kafkasyalı gönüllülerin
yardımıyla geri püskürtürken Kodor’un üst
kısmını ele geçirememişti. Burası Abhazya’nın
kontrolünde olmayan yegâne topraktı. Mişa, Tiflis’in
Kodor temsilcisi Envar Kivitsiyani’nin isyanını bahane ederek
bölgeye asker çıkardı. Ancak 1994 Moskova Ateşkes
Anlaşması’na göre Kodor’un askerden arındırılması
gerekiyordu.

Milliyetçi gençlik kampı
Gürcistan
Kodor’a asker çıkarmakla kalmayıp Çhalta
köyünde alternatif Abhazya yönetimini kurdu. Vadideki
köylerde Saakaşvili devasa posterleriyle boy gösterdi.
Tiflis’teki yabancı büyükelçileri sıklıkla
Çhalta’ya getirip yönetime meşruiyet kazandırmaya
çalıştı. Bununla yetinmeyip milliyetçi gençlik
kamplarıyla Gürcü gençlerini Abhazya’ya karşı
tetikledi. Bu kamplardan biri de Gal sınırında Zugdidi’ye bağlı
Ganmuhri köyünde kurulmuştu. BM Güvenlik Konseyi hem
gerilimi tahrik edici bulduğu gençlik kamplarının kapatılması
hem de Kodor’un silahsızlandırılması yönünde iki karar
alırken Tiflis bunları umursamadı.
Başta Gürcü
nüfusun yaşadığı Gal ile Oçamçıra olmak üzere
Abhazya’nın belli bölgelerinde terör olayları dikkati
çekti. Sohum’a göre bunlar Gürcü
istihbaratının işiydi. Amaç bölgede Rus Barış
Gücü’nün işini yapamadığı izlenimi yaratmaktı.
Tabi Abhazya da gardını alıp askeri tatbikatlarla diş gösterirken
Gürcistan Kodor’dan çekilmedikçe ve
saldırmazlık anlaşması imzalamadıkça müzakereye
dönmeyeceğini ilan etti. Gürcistan’ın manevralarına
karşı Rusya da 1995’ten beri Bağımsız Devletler
Topluluğu’nun kararıyla uyguladığı ambargoyla Abhazya’nın
boynuna geçirdiği ilmeği gevşetti. Birkaç yıldır
Abhazlara Rusya pasaportu dağıtan Moskova, Abhazya’nın karadan
tek nefes borusu Psou-Adler sınırını açtı.

Olimpiyatın etkisi
2014
Kış Olimpiyat Oyunları’nın Soçi’de oynanmasının
kesinleşmesiyle Rusya için Abhazya daha önem kazandı.
Rusya’nın inşaatlar için Abhazya’da bol bulunan yapı
malzemelerine ve misafirlerini ağırlayacağı sanatoryumlarına ihtiyacı
olacaktı. Kosova’nın 17 Şubat 2008’deki tek yanlı
bağımsızlık ilanını Batı’nın tanıması işin rengini değiştirdi.
Vladimir Putin Kremlin’de koltuğuna veda etmeden misilleme olarak
Abhazya ve Güney Osetya’yı tanımasa bile ambargolara son
verip ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal ilişkileri tesis
eden kararnameyi imzaladı. Başbakanlığa geçtiğinde de kendi
kararnamesini kararlılıkla uyguladı. En gürültü kopartan
icraatı Abhazya demiryollarının Rus demiryolu birliği tarafından
haziran ve temmuzda onarılması oldu. Tiflis ‘Rusya bu yolları
askeri harekâtta kullanacak’ diye yaygarayı basarken Sohum
ve Moskova ‘Demiryoluyla Soçi’deki inşaatlara
çakıl-kum gibi malzeme taşınacak’ gerekçesinde
ısrar etti.
Bunlara paralel olarak Gürcistan’ın Abhazya
üzerinde uçurduğu İsrail yapımı casus uçakları patır
patır düşürülmeye başladı. Abhazlar marttan itibaren
yedi uçağı avladı. Sohum uçakları işgalin sesine
yormuşken, savaş 7 Ağustos’ta Güney Osetya’da patlak
verdi. Kısa süre iki bölge kader birliği yapmıştı; Biri
saldırıya uğrarsa öteki yardıma koşacaktı. Abhazya Osetlere
yardımı ikinci cephe açarak yaptı ama karşısında
çatışacak güç kalmayınca hem Kodor’u geri aldı
hem İngur nehri sınırını temizledi.

Abhazya cazibe merkezi
Abhazya’nın
bağımsızlığının Rusya tarafından tanınmasıyla ülke anında
diasporası için bir cazibe merkezi haline geldi.
Abhazya’ya yerleşmek, okumak, iş yapmak ve pasaportunu taşımak
isteyen insanların sayısında patlama yaşanıyor. Bakanlık
statüsündeki Dönüş Komitesi’nin misafirleri
çoğalmış. Koridorlarında Türkiye ve Arap ülkelerinden
insanlar kaynıyor. Komitenin başkan yardımcısı Erkan Kutarya’ya
göre diasporadan çok sayıda insan Abhazya’da yaşam
koşullarını öğrenmek için arıyor. Kimi evini satıp gelirse
neler yapabileceğini soruyor, kimisi hangi alanlarda iş ve yatırım
imkânı olduğunu araştırıyor.

Gençler dönüş peşinde
Çok
sayıda genç üniversiteye müracaat etmek istiyor.
Kimisi tanınmış Abhazya’nın pasaportunun peşinde. Bu ilgiyi
şimdilik kesin rakamlara dökmek zor. Geçen yıl
Abhazya’da Türkiye’den gelip okuyan öğrenci
sayısı üçü geçmiyor. 1994’ten bu yana
dışarıdan gelen toplam 80 öğrenciden çoğunun Abhazya
macerası fiyasko. Nedeni ise şu; Ambargo yüzünden zorluklarla
gelen öğrenciler tatillerde evlerine dönemedi, yük
gemileriyle kaçak yolculuklar çileye döndü,
banka sistemi çalışmadığından aileler para gönderemedi,
ailelerden gelmek isteyenler gelemedi ya da gelenler dönmekte
zorluk çekti. Bu durum dönüş yapan insanları da
olumsuz etkiledi. Emekliler Türkiye’deki emeklilik maaşına
ulaşamadı. İnsanlar gerisin geri döndü. Savaştan sonra
anavatanına yerleşen aile sayısı 1300’ü aşmışken ambargo, bu
rakamı 150 aileye geriletti. Kutarba Sohum-Trabzon arasında doğrudan
gemi seferlerinin başlaması halinde Abhazya’nın diasporadaki
evlatlarına daha hızlı kavuşacağını vurguluyor.

YARIN: Kodor’un yalnız bekçisi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://khafkasya.net.tc
 
Gürcülerin yaktığı ateş Abhazya'ya yaradı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KafkasLar, Kafkasya, Cerkes, Cerkez, Çerkes, Çerkez, Adige, Adiga, Wored, Nart, Kafkas, Xabze, K :: Kafkasya :: Kafkas Haber-
Buraya geçin:  
Design Kabardey_Prensi Copyright© 2008 KafkasLar..
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar